Shakshouka mı? Şakşuka mı?
Menemen mi?
Shakshouka Kuzey Afrika mutfağından tanıdık bir yemek. Libya, Fas,
Cezayir, Tunus ve Mısır’da ufak tefek değişikliklerle karşılaşıyorsunuz. Mesela
Fas’ta enginar kalbi, patates ve bakla ile yapılıyor. Ama sadece buralarla
sınırlı değil. Mesela İsrail’de de çok popüler. Yumurtalı bir yemek olduğu için
İsrail’in vazgeçilmez kahvaltı menüsü, ama akşam yemeği olarak da tercih edilebilir.
Humus ve falafelin en büyük rakibi olarak görülüyor. 1950’lerde yaşanan İsrail’e
kitlesel göç dalgasında Tunuslu Yahudiler ve Magribi Yahudilerle birlikte buraya
geldiği düşünülüyor.
Kültürel etkileşimin tipik ve
kusursuz bir örneği.
Shakshouka Tunus Arapçası’nda ve diğer Magribi lehçelerinde
“karışım” anlamına geliyor. Sebze yahnisi veya sebzeli yahni anlamına gelen bir
Berberi sözcüğü chakchouka’dan
türediği varsayılıyor.
Bazı kaynaklara göre de, shakshouka Osmanlı mutfağının bir icadı.
Bu varsayıma göre, Osmanlı İmparatorluğu’ndan bir tarafta Orta Doğu’ya ve diğer
tarafta da İspanya’ya yayılmış. Buralardan da, yolculuğunu sürdürmüş. Bu
varsayım, iddiasını bizim topraklardaki menemene dayandırıyor.
Geleneksel tariflerde en sade ve
basit haliyle karşımıza çıksa da, pek çok uyarlaması mevcut. Bu kadar fazla
kültürel göç sonucu çeşitli değişimler geçirmesi de son derece normal.
Kuzey Afrika’lılar Shakshouka’yı Berberi mutfağına özgü tajin adı verilen toprak bir kapta
pişiriyor. Hatta başka ülkelere göç eden Afrikalılar için fotoğrafta gördüğünüz
elektrikli versiyonu bile yapılmış. Bana bir tür güveç gibi gelince, biraz
araştırdım; güveç olduğu fikrinden vazgeçmiş değilim. Aynı zamanda, tajin isimli bir yemek türü de var. Yani,
aynen güveç gibi. Sebzeli tajin,
tavuklu tajin vb.
Tajin bulamayanlar güveç kullanabilir. Alternatif olarak, döküm
tava da iyi bir çözüm olabilir. Döküm tavanın daha yaygın olduğu düşüncesiyle
böyle bir tarif bulup çevirdim.
Bizim şakşuka diye bildiğimiz,
temel karakteristiğini patlıcanın belirlediği meze, bir ihtimal Shakshouka “anavatanına” dönerken geçirdiği
değişimin ürünü. Ama bizimkinde yumurta yok, onlarınkinde de patlıcanlısına
daha az rastlanıyor. Patlıcanın İngilizcesi’nin “eggplant” (birebir çevirmeye
kalkışırsanız “yumurta-bitkisi”) olması da, işe bir espri katıyor. Sanki biz
yumurta yerine “yumurta-bitkisi” kullanmayı tercih etmişiz gibi. Osmanlı’nın
icadı olduğu ve dünyaya yayıldığı iddia edilen Shakshouka belki uzun yolculuğunun ardından anavatanına dönünce,
burada özgün haliyle karşılaştı: Menemen. O zaman da böyle bir çare bulundu,
kim bilir?
0 yorum: